BU BİR DENEMEDİR.

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

DENEME 2

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

DENEME 3

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

DENEME 4

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

DENEME 5

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

DENEME 8

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

30 Ağustos 2012 Perşembe

Universiteler sosyal medyayi nasil kullaniyor


Üniversiteler sosyal medyayı nasıl kullanıyor



Son birkaç yılda vazgeçilmez bir iletişim ve pazarlama ağı haline gelen sosyal medyanın önemi her geçen gün daha da artıyor. İlk zamanlar sadece bireysel olarak kullanılan sosyal mecralar artık kurumların, şirketlerin 
vazgeçilmezi haline gelmiştir. Artık birçok şirket pazarlama stratejilerini sosyal medya üzerinden geliştirmektedir. Şirketler reklamlarında kurumsal web sitelerinin yanında sosyal medya adreslerini vermektedirler.
Haber sitelerinin, özel şirketlerin yanında artık üniversiteler de sosyal medyayı aktif bir şekilde kullanmaya başladılar. Türkiye’de üniversitelerin sosyal medya kullanımlarını ölçmek ve bir sıralama yapmak için Futurarts bir araştırma yapmıştır. Futurarts’tan Hasan Çağlayan Dündar ve Samet Çelik’in yaptığı bu araştırmada Türkiye’deki tüm üniversitelerin (106 Devlet, 55 Vakıf) kurumsal sosyal medya hesapları incelenmiştir. Bu incelemeler yapılırken üniversitelerin sosyal medya kullanımlarının doğru bir şekilde analiz edilebilmesi için sadece üniversite web sitelerinde yer alan resmi sosyal medya hesapları dikkate alınmıştır. Araştırma Facebook, Twitter, Friendfeed, Linkedin, Formspring, Foursquare, Youtube, Dailymotion, Vimeo, Flickr, Blogger ve Tumblr sosyal medya ağları üzerinden yapılmıştır. Araştırmada kullanılan sayısal ifadeler  17 Temmuz 2011 tarihine aittir. Dinamik bir yapıya sahip olan sosyal medyada sayısal veriler her an değişebildiği için bu uyarıyı yapmanın faydalı olacağına inanıyoruz.
Günümüzde insanlar artık haberleri, duyuruları sosyal medya üzerinden takip etmektedirler. Benzer şekilde mevcut ve aday öğrenciler de üniversiteleri sosyal medya üzerinden takip etmek istemektedirler. Peki Türkiye’deki üniversiteler sosyal medyanın gelişime ayak uydurabiliyorlar mı? Bunun için aşağıdaki sayısal verilere bakmakta fayda var.
Analizlere geçmeden önce sosyal medya ile ilgili olarak bazı kısa bilgiler vermekte fayda var. Facebook’un üye sayısı yaklaşık 717 milyon, Türkiye ise yaklaşık 30 milyon üye sayısı ile dünyada 5. sırada yer alıyor. Twitter’ın Türkiye’deki kullanıcı sayısı 5 milyona yaklaşırken, Linkedin kullanan Türklerin sayısı 630.000′i bulmaktadır. Avrupa’nın en çok online video (Youtube, Vimeo, Dailymotion) izleyen 2. ülkesi olan Türkiye’de diğer sosyal ağların kullanımı da hızla artmaktadır.
Devlet üniversiteleri sosyal medyada sınıfta kaldı.
Araştırma kapsamında incelenen 106 devlet üniversitesinden sadece 21 tanesi (yüzde 20) en az bir sosyal medya mecrasını kurumsal olarak kullanmaktadır. Vakıf üniversitelerine baktığımızda ise 55 tane vakıf üniversitesinden 40 tanesi (yüzde 73) en az bir sosyal medya mecrasını kullanmaktadır. Oranlara bakıldığında vakıf ve devlet üniversiteleri arasında çok bariz bir fark olduğu görülmektedir. Devlet üniversitelerinin ortalama Facebook takipçisi 1368 iken vakıf üniversitelerinde bu sayı 3737’dir. Vakıf üniversitelerinin ortalama takipçi sayısının devlet üniversitelerinin yaklaşık 3 katı olduğu dikkat çekici bir unsurdur. Vakıf üniversiteleri sosyal medyayı hem bir pazarlama kanalı hem de mevcut ve aday öğrencileri ile iletişim kanalı olarak kullanmaktadırlar. Diğer yandan vakıf üniversitelerinin internet dünyasındaki yeniliklere ve gelişimlere açık olduğu görülürken, devlet üniversitelerindeki statükonun devam ettiği görülmektedir. Tabi ki aralarında istisnalar vardır ancak genel olarak bakıldığında karşımıza çıkan tablo bu şekildedir.
En çok kullanılan sosyal medya mecrası: Facebook
Türkiye’deki üniversiteler sosyal medyada en çok Facebook’u kullanmaktadırlar. Devlet üniversitelerinin 20’si, vakıf üniversitelerinin ise 40’ı Facebook’u kullanmaktadırlar. Facebook’tan sonra en çok kullanılan sosyal medya mecrası ise Twitter’dır. Türkiye’deki üniversitelerin 50 tanesi (devlet 17, vakıf 33) Twitter’ı kullanmaktadırlar. Daha sonra sırasıyla kullanılan sosyal medya mecraları Youtube (13), FriendFeed (7), Flickr (5), Foursquare ve Vimeo (3), Linkedin (2), Blogger, Tumblr, Dailymotion ve Formspring (1)’dir.
Devlet üniversiteleri arasında İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ilk sırada
Devlet üniversitelerinin sosyal medya kullanımına bakıldığında Facebook ve Twitter’da en çok takipçisi olan ilk 10 üniversite aşağıdaki gibidir. Hem Facebook hem de Twitter sıralamasında ilk üç sıra İstanbul Teknik Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ve Pamukkale Üniversitesi’nden oluşmaktadır. Farklı reyting sıralamalarında ilk 10’da olan Boğaziçi Üniversitesi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi’nin sosyal medyada hiç etkinliğinin olmaması dikkat çekicidir.
Devlet üniversitelerinden sadece 4 tanesi (Sakarya Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü ve Adnan Menderes Üniversitesi) Youtube’u kullanmaktadır. Flickr’ı kullanan tek devlet üniversitesi ise İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Linkedin’i kullanan tek devlet üniversitesi ise Atatürk Üniversitesi’dir. Devlet üniversiteleri arasında en fazla sosyal medya mecrasını (8) kullanan üniversite ise yine Atatürk Üniversitesi’dir.
Vakıf üniversitelerinin zirvesinde, Zirve Üniversitesi var
Vakıf üniversitelerinin sosyal medya kullanımına bakıldığında ise Facebook ve Twitter sıralamalarında farklılıklar olduğu görülmektedir. Facebook sıralamasında ilk sırada Zirve Üniversitesi yer alırken, Twitter sıralamasında ilk sırada Bilkent Üniversitesi yer almaktadır. Facebook sıralamasında ilk 4 üniversitenin takipçi sayılarına bakıldığında sosyal medyaya ne kadar önem verdikleri çok açık görülmektedir. Farklı reyting sıralamalarında ilk sıralarda olan Koç Üniversitesi’nin ve Sabancı Üniversitesi’nin sosyal medyada arka sıralarda olması ve TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nin sosyal medyada hiç etkinliğinin olmaması göze çarpmaktadır.
Vakıf üniversiteleri, devlet üniversitelerine göre diğer sosyal medya mecralarını da etkili bir şekilde kullanmaktadırlar. Bilkent Üniversitesi, İstanbul Şehir Üniversitesi, Işık Üniversitesi, Sabancı Üniversitesi, Türk Hava Kurumu Üniversitesi, İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi, Bezm-i Alem Vakıf Üniversitesi, Süleyman Şah Üniversitesi ve İstanbul Medipol Üniversitesi Youtube’u kullanan vakıf üniversiteleridir. Bunun yanında Vimeo ve Dailymotion’u kullanan üniversiteler ise Bahçeşehir Üniversitesi, Özyeğin Üniversitesi,  İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi ve Atılım Üniversitesi’dir.
Flickr’ı kullanan üniversiteler ise İstanbul Şehir Üniversitesi, Kadir Has Üniversitesi, Işık Üniversitesi ve Gazikent Üniversitesi olarak sıralanmaktadırlar.
Linkedin’i kullanan tek vakıf üniversitesi İstanbul Kültür Üniversitesi olurken, Formspring’i kullanan tek vakıf üniversitesi de Işık Üniversitesi’dir.
Günümüzde kullanımı hızla yaygınlaşan konum paylaşma servisi Foursquare’i ise sadece 3 vakıf üniversitesi kullanmaktadır: Yeditepe Üniversitesi, Işık Üniversitesi ve Sabancı Üniversitesi.
Sosyal medyanın yanı sıra mobil uygulamalara da yatırım yapan üniversiteler arasında ne yazık ki devlet üniversiteleri yoktur. Vakıf üniversitelerinden de sadece 3’ü iPhone için mobil uygulama yapmıştır: Bahçeşehir Üniversitesi, Zirve Üniversitesi ve İstanbul Aydın Üniversitesi.
Sonuç olarak, günümüzde sosyal medyanın gücünün nerelere ulaştığı ortadadır. İnsanlar artık birbirleriyle sosyal medyayı kullanarak iletişim kuruyorlar. Şirketler müşterilerine sosyal medya ile ulaşıyorlar. Üniversiteler de artık sosyal medyada kendilerine ayrılan yerleri almalılar, mevcut ve aday öğrencilerine bu şekilde ulaşmayı bir alışkanlık haline getirmelidirler.
Bugün Harvard Üniversitesi’nin dünya genelinde 530 bin takipçisi olduğunu düşürsek Türkiye’deki üniversitelerin sosyal medya dünyasında yolun çok başında olduklarını söylemek yanlış olmaz. Özellikle devlet üniversitelerinin bu konuda yapmaları gereken çok iş vardır.

Kaynak :Dipnot

basarinin sirri



Başarının sırrı: Cesaret ve mücadele...

29 Ağustos 2012 Çarşamba

Masada çalişanlara hayat kurtaran 5 oneri




Bu satırları okuyorsanız çok yüksek ihtimalle masanızın başına oturuyor durumdasınız ve karşınızda bilgisayarınız var. Siz ve sizin gibi yüzbinlerce insanı ilgilendiren 5 kısa fakat hayati tavsiyemiz var. Bilgisayar başında sağlıklı kalabilmek için bu kısa tavsiyelere kulak vermenizi öneririz.



1. Su İçin!
Sürekli masa başında oturanların en büyük sorunları arasında kilo almak başta geliyor. Masada çalışırken yanı başınızda bulunduracağınız bir bardak su hem vücudunuzun su ihtiyacınızı giderecek, hem de yemekten kısa süre önce bir bardak içtiğinizde daha az yemek yemenizi sağlayarak istenmeyen kilolardan sizi kurtaracaktır. Özellikle böbreklerinize büyük fayda sağlayacak bu basit işlem aynı zamanda vücunuzdaki toksinlerin atılmasında da önemli bir rol üstlenecektir.



2. Hareket Edin!Masa başında çalışanların en büyük sorunlarından birisi de uzun süre hareketsiz kalmak. Doğası itibarıyla statikliğe aykırı bir yapıda tasarlanmış olan insan vücudunun önemli özelliklerinden birisi de sürekli aynı pozisyonda kalamayacak bir yapıya sahip olmasıdır. Siz de doğanıza uygun davranın ve hareket edin.

Maya Clinic'e göre insan vücudu aynı pozisyonu koruyarak ancak 20 dakika oturabilecek bir yapı. Bundan sonra hareket etmemiz gerekiyor. İmkanınız varsa bu süre içerisinde masanızdan kalkın, imkanınız yoksa en azından oturma şeklinizi 20 dakikada bir değiştirin.




3. Uygun Şekilde Oturun!Sizi olası bel, kas ve sırt ağrılarından kurtaracak olan doğru oturma pozisyonunu bulmanız aynı zamanda verimliliğiniz üzerinde de önemli bir etki yaratacaktır. Sandalyeniz üzerindeyken masanızda kollarınızı rahat ettirebileceğiniz bir yüksekliği sağladığınızdan emin olun. Ekranınızın üst kısmı ile gözlerinizin aynı hizada olması sizin açınızdan yararlı olacaktır.

Dizlerinizin kırılımı ise kalçanızdan biraz daha aşağıda olacak şekilde olmalıdır. Oturduğunuz yerde ense, sırt ve omuzlarınızı mutlaka rahat olacak şekilde konumlandırmanız gerekir. Vücudunuzun bu kısımlarında rahatsızlık yaratan bir oturma şekliniz varsa, derhal pozisyonunuzu değiştirin. Tüm bu anlattıklarımız, ikinci maddedeki "Hareket edin!" tavsiyemizi yok sayabileceğiniz anlamına gelmiyor.




4. Klavye ve Farenizi Sürekli Temizleyin!2008'de BBC'de yayınlanan bir haber klavyelerde biriken bazı bakterilerin klozetlerde bulunanlardan çok daha yüksek risk taşıdığını bildiriyor. Eğer klavye temizliğiniz uygun şekilde yapılmamışsa iş gıda zehirlenmesine kadar uzanabilecek durumları ortaya çıkarıyor. Bilgisayar başında yemek yemek ve yemek yerken klavye ya da farenizi kullanmak ise bol miktarda bakteri ve mikroba davetiye çıkarmak anlamına geliyor.




5. Masanız Derli Toplu Olsun!
Bilgisayar üreticisi Mitsubishi'nin 2 bin kişinin katılımı ile yaptığı bir araştırmaya göre dağınık bir masa psikolojiniz üzerinde tahmin edeceğinizden daha büyük olumsuz etkiler yaratıyor. Dağınık bir masada, yanlış bir oturma pozisyonu ile uzun süre çalışan kişilerde irritabl masa sendromu olarak adlandırılan bir psikolojik durum ortaya çıkıyor. Çeşitli psikosomatik semptomlarla kendini gösteren bu rahatsızlık verimliliğinizi düşürdüğü gibi, türlü ağrılar çekmenize de sebep olabiliyor.

sessiz atin ciftesi


28 Ağustos 2012 Salı

Yabanciya arsa satmadan once askere sorulacak

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Mütekabiliyet Yasası'na konu olabilecek askeri alanlarla ilgili Genelkurmay Başkanlığı'nın görüşüne başvurulacağını belirtti.

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Engineering News Record (ENR) Dergisi'nin dünyanın en büyük 225 firması sıralamasına giren 33 Türk müteahhitlik şirketi için Ekonomi Bakanlığı tarafından düzenlenen plaket töreninin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Mütekabiliyet Yasası'na konu olabilecek bazı alanlar için Genelkurmay Başkanlığının görüşünün alınmasına dair bir soru üzerine Çağlayan,kanunun Türkiye'nin geleceği açısından son derece önemli olduğunu söyledi.
ÖNCE GENELKURMAY'A SORULACAK
Askeri ve güvenlik nedeniyle kısıtlanmış olan bölgelerle ilgili Genelkurmay Başkanlığı'nın görüşüne başvurulacağını dile getiren Çağlayan, ''Ancak Genelkurmay'ın görüşüne başvurulacak, yani gerek güvenlik gerek askeri bölge olarak belirlenmiş yerler Türkiye'nin toplam yüzölçümünün binde biri kadar gibi bir rakama tekabül etmektedir. Onun dışındaki alanlarda yeni çıkmış olan kanun ve bakanlığımız ve diğer ilgili bakanlıklar tarafından çıkartılan mevzuatlar aynen uygulanmaya devam edecek'' diye konuştu.
Mütekabiliyet Yasası ve yeni teşvik sistemini, Türkiye'de ekonomik ve siyasi istikrarın yaşandığı çok önemli bir zamanda açıkladıklarını dile getiren Çağlayan, dünyanın çeşitli yerlerine yaptığı ziyaretlerde Türkiye'den mülk edinmek isteyen insanlarla karşılaştığını belirtti.
TOPRAK BİR YERE GİTMİYOR
Yabancılara mülk satışını geçmiş dönemde muhalefet manevrası olarak kullanan siyasi partilerin olduğunu ve zaman zaman vatandaşların da bu partilerin yanlış yönlendirmesi nedeniyle ''Topraklarımızı yabancılara satıyorsunuz'' şeklinde değerlendirmeler yaptığını anlatan Çağlayan, ''Oysa satılan toprak burada. Toprak bir yere gitmiyor. Bunlar Türkiye için ve Türk müteahhitlik sektörünün önemli ölçüde değerini artırıyor. Birçok firma, Türkiye'yi sadece üretim üssü değil uluslararası yönetim merkezi olarak da tespit etmiş durumda'' ifadesini kullandı.
KİŞİLERLE İŞİM OLMAZ
Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Başkanı Emin Sazak ile aralarında gerginlik olduğu yönündeki haberlere ilişkin bir soru üzerine Çağlayan, kendisinin 20 yıl boyunca sivil toplum kuruluşu yöneticiliği yaptığını söyledi.
Kendisinin müteahhitlik sektörüne ilgisinin mevcut başkan Emin Sazak ile başlamadığını dile getiren Çağlayan, ''Bizim kişilerle işimiz olmaz. Kişiler bazen yanlış yapabilirler. Kişiler kendilerine verilen görevi iyi yerine getiremiyor olabilirler. Kurumlarını iyi temsil edemiyor olabilirler. Şunu çok net ifade edeyim ki benim için kurumlar önemlidir. Ben ve bakanlığım kurumlarla olan irtibatını geçmişten çok daha fazla artırarak, yoğun çalışma çabası içindeyiz'' dedi.
İthalatla ilgili hazırlanan kararnameye ilişkin bir soru üzerine de Çağlayan, kararnamenin iyi bir aşamaya geldiğini söyledi.
İthalat konusunda ilgili kurum ve bakanlıklardan gelen talepleri değerlendirdiklerini dile getiren Çağlayan, geçen sene yaşanan kuraklık gibi bazı mevsimsel şartlardan dolayı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının hayvan üreticisi, köylü ve çiftçinin önemli bir girdisi olan kaba yem ve saman gibi ürünlere ihtiyaç konusunda kendilerine talepte bulunduğunu ifade etti.
İthalata ilişkin Bakanlar Kurulu kararının yakın zamanda çıkacağını bildiren Çağlayan, ''Sıkıştığımız noktada elimizde olmayan bir şeyi dışardan getirerek hem olası spekülatif fiyat artışlarının önüne geçilmiş olacaktır. İhtiyaç olduğu için ithal ediliyor''diye konuştu.

Kaynak:Ekofinans

Cep telefonunuza gelen bu cagrilara dikkat

Dünyanın farklı yerlerinde kurulan sahte çağrı merkezlerinden vatandaşların telefonlarına gelen çağrılar, kabul edilmesi veya geri aranılması durumunda yüksek faturalara neden olabiliyor.

Telefon üzerinden yapılan birçok dolandırıcılık yönteminin deşifre olmasının ardından arayışlara giren dolandırıcılar, yeni yöntemler
geliştiriyor.
Yurt dışındaki bazı çağrı merkezlerinden rastgele numaraları arayan ya da cevapsız çağrı bırakan dolandırıcılar, aramayı kabul eden ya da geri dönüş yapan vatandaşlardan haksız kazanç elde etmeye devam ediyor.
AA muhabirine açıklama yapan Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz, yurt dışındaki bazı çağrı merkezlerinden yapılan aramaların dolandırıcılık maksatlı yapıldığı konusunda vatandaşları uyardı.
MESAJLARI DİKKATE ALMAYIN
Deniz, genelde bu çağrı merkezlerinden vatandaşlara SMS ve çağrı geldiğine dikkati çekerek, ''Gelen çağrılara ya da mesajlara cevap verilmemelidir. Bu numaralarla iletişim kurduğunuzda size pahalıya mal olabilir. Bu nedenle tanımadığınız yurt dışından gelen ve özellikle cinsel ve siyasi mesajları dikkate almayın'' diye konuştu.
Son zamanlarda kötü niyetli olarak yurt dışında kurulan çağrı merkezlerinin olduğunu dile getiren Deniz, buradan gelen çağrıları kabul eden ya da geri dönüş yapan vatandaşların yüksek faturalarla karşılaşabildiğini anlattı.
SMS'LER ENGELLENİYOR
Tüketicinin istemediği telefon aramalarını engellemesinin bir yolunun olmadığını vurgulayan Deniz, şöyle devam etti:
''SMS'ler engellenebiliyor telefonlara kıyasla. Ama aramaların önüne tümüyle geçilemiyor. Çünkü sadece numara engelleme hakkımız var. Bu da sorunun önüne geçmeye yetmiyor. Çünkü bir numarayı kapatıyorsunuz, bir başka numaradan arıyorlar.''
Cep telefonların suiistimale son derece açık bir sistemle işlediğini savunan Deniz, cep telefonu kullanıcılarının aldıkları ya da yaptıkları aramalar konusunda son derece dikkatli olması gerektiğini ifade etti.
KREDİ KARTI NUMARANIZ İSTENİYOR
Deniz, kısa mesaj ve telefon suretiyle yapılan pazarlamada da yasa dışı ve dolandırıcılığa matuf noktaların olabileceğinin altını çizdi.
Aslında var olmayan bir takım mal ve hizmetlerin vatandaşlara pazarlandığını vurgulayan Deniz, ''Örneğin; '24 saat ücretsiz sağlık hizmeti kazandınız' şeklinde bir mesaj ile başlıyor. Aradığınızda hemen sizden kredi kartınızın numarasını isteniyor. Numaranızı verdiğinizde, hemen hizmet bedeli çekiliyor. Halbuki siz 24 saat sağlık hizmeti satın aldığınızı düşünürken satın aldığınız şey aslında 24 saat ücretsiz verilen ambulans hizmetidir. Siz devletin verdiği bedava ambulans hizmetini parayla satın almış oluyorsunuz. Bunun farkında bile değilsiniz'' diye konuştu.
MÜSAİT DEĞİLİM DERSENİZ KURTULURSUNUZ
Tüketicilerin dolandırılmaması için sürekli olarak tavsiyelerde bulunduklarını anlatan Deniz, ''Tüketici bir kere alışveriş yapacaksa görerek, tartarak ve dokunarak alışverişini yapmalıdır.
Pazarlama taktiğiyle dolandırıcılık yapan bir takım çağrı merkezlerinin de olduğuna değinen Deniz, ''Sizi arayarak yalandan 'müsait misiniz?' diye sorarlar. 'Müsaitim' dediğiniz andan itibaren hiç istemediğiniz bir görüşmeyi kabul etmiş oluyorsunuz. Size yapılan psikolojik baskı sonucunda, hiç arzulamadığınız bir şeyi almış oluyorsunuz. Üstelik çok pahalıya da almış oluyorsunuz. Bu yüzden bu tür telefonlara 'Müsait değilim' derseniz, kurtulursunuz'' dedi.
KENDİNİZİ RİSKE ATMAYIN
Vatandaşların hiç bilmediği ve tanımadığı insanların sesine bakarak görmediği bir hizmeti satın almalarını yanlış bulduğunu söyleyen Deniz, şunları söyledi:
''Aldığınız ürünü 7 gün içerisinde iade hakkınız var. Ancak aldığınız ürünü iade etmek için muhatap bulmakta sıkıntı çekersiniz. Bu süre ayları, yılları bulabilir. Bazılarına ise hiç ulaşmayabilirsiniz. Bu nedenle kendinizi riske atmayın. Tüketici görmediği, dokunmadığı ürünler konusunda yanılabileceği için parasını kaybetmesi çok daha mümkün hale geliyor.''
TELEFON ENGELLENMESİ ZOR
Deniz, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından 2008 yılında yürürlüğe konulan Tüketici Hakları Yönetmeliği'nin, vatandaşlara cep telefonu kullanımı konusunda bazı rahatlıklar getirdiğini aktardı.
GSM müşterisi olanların istenmeyen mesajların kendilerine ulaşmasınıGSM firmasına müracaat ederek engelleyebildiğini ifade eden Deniz, ''Böylece büyük oranda bu pazarlamacılığa ve dolandırıcılığa yönelik sms mesajları tüketiciye ulaşmayacaktır. Ancak gelen telefonlarla ilgili yani sigarayı bıraktırma, bazı bitkisel ilaçların pazarlaması ve bankalardan gelen telefonlar var. Kredi kullandırmak için gibi telefonlar var. O telefonların engellenmesi şu aşamada mümkün değil. Çünkü siz ancak numarayla engelleyebiliyorsunuz. Belli bir numarayı engelleyebilseniz bile başka bir numaradan size pazarlama için telefon geldiğinde problemi çözememiş oluyorsunuz.''
Kaynak:Ekofinans

Turkler Twitter'a ne kadar kazandiriyor






Dünyayı kasıp kavuran Twitter çılgınlığı bakın sahibine ne kadar kazandırdı? Atılan her 10 twit 4.3 kuruş olarak geri dönüyor.

Reklam ve gelir modelini yeni yeni oluşturmaya başlayan twitter’a atılan her 10 Twit, şimdiden 4.3 kuruş (2.4 sent) olarak geri döndü. Sosyal ağın Türk kullanıcıların twit’lerinden elde ettiği günlük gelir 4 bin doları aştı.
Kullanıcılarına 140 karakterle anlık görüşlerini ifade etmelerine olanak sağlayan sosyal paylaşım sitesi Twitter’a, Türk kullanıcıları attıkları her twit’le (cıvıldama) 0.43 kuruş kazandırdı. 150 milyonu aşkın aktif (son bir ay içerisinde en az bir kez hesabına giren) olmak üzere toplam 450 milyon kullanıcısı olan Twitter’ın 36 yaşındaki kurucusu ve yönetim kurulu başkanı Jack Dorsey’in Türkiye’den atılan twit’lerden elde ettiği günlük getiri 4 bin 80 doları buldu. Tüketicinin cebinden ekstra bir bedel (data paketi dışında) çıkmamasına karşın, reklam platformunu yeni yeni oturtan Twitter’da, Türk kullanıcılarının attığı twit’lerin sosyal ağa bir yılda dolaylı gelir etkisi de 1 milyon 490 bin dolar oldu.

TÜRK KULLANICILARIN DEĞERİ 64 MİLYON DOLAR

Reklam ve gelir modelini yeni yeni oturtan Twitter’ın 2011’de 150 milyon doları bulan, bu yıl 260 milyon dolar 2014’te ise 540 milyon dolara ulaşması beklenen gelirleri dikkate alındığında ise şirketin twitbaşına 0.43 kuruş olan geliri, bu yıl en az 1 kuruşa, 2014 yılında ise 1.5 kuruşa çıkması bekleniyor. Analistler tarafından 4 milyar dolar değer biçilen Twitter’da ortalama bir kullanıcının değeri 9 doları bulurken, Türk kullanıcıların toplam değeri 64 milyon dolar. Kullanıcı başına yıllık geliri 0.33 dolar olan Twitter’ın 7 milyonu aşan Türk kullanıcılardan sağladığı yıllık gelir 2.4 milyon doları buluyor.

FACEBOOK’TA BİR HESAP 118 DOLAR EDİYOR

Bu yıl halka arza hazırlanan 845 milyon kullanıcı sayısına ulaşan Facebook’a biçilen 100 milyar dolarlık değer dikkate alındığında, kullanıcı başına değer 118 dolar, kullanıcı başına yıllık gelir 4.38 dolar oldu. Facebook’ta 31.5 milyonluk üyeyle en aktif ülkelerin başında gelen Türkiye’nin bu ağda yarattığı toplam değer 3.7 milyar doları aştı. İş yaşamına yönelik profesyonelleri buluşturan sosyal ağ Linkedin’de 150 milyonu bulan kullanıcıların 1 milyonunu Türkiye’deki kullanıcılar oluşturuyor. Kullanıcı başına değeri 70 dolar olan iş ağında, Türk kullanıcıların yarattığı toplam değer 70 milyon doları buluyor.

DORSEY TWITTER’I 30 YAŞINDA KURDU 

1976’da doğan ABD’li yazılımcı Jack Dorsey, 2006’da Twitter’ı kurdu. Twitter’daki “promoted twit/hesap”lar sayesinde reklamveren, kullanıcıyla direkt iletişim kuruyor. Twitter’ın kullanıcı sayısı arttıkça, şirketler için de potansiyel müşteri ağı genişliyor.
Araştırma şirketi Monitera’nın ‘Türkiye’nin Twitter Profili’ çalışmasına göre Türkiye’de toplam 7.2 milyon kişinin Twitter hesabı var. Günde ortalama 175 milyon twit atılan ağda, günlük Türkçe twit sayısı ise 1.7 milyonu aşıyor.

GAZETE HABERTÜRK / Necdet ÇALIŞKAN

Share

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More